1.Sınai Mülkiyet Hakları Nedir?
Fikri mülkiyet hukukunun iki ayağından birini oluşturan sınai mülkiyet hakları, marka, patent, tasarım, faydalı model ve coğrafi işaretler gibi haklardan oluşmaktadır. Sınai mülkiyet hakları bünyesinde sahibinin özgünlüğünü, yaratıcı düşüncesini ve mevcudu aşarak meydana getirdiği yenilikleri taşımaktadır. Bu hakların hem bireysel hem de toplumsal açıdan önem taşıdığını görebiliyoruz. Bireysel açıdan bakıldığında girişimcilerin yolunu açarak üçüncü kişiler nezdinde hatırlanmalarını sağladığı ve sahiplerini diğer kişilerden farklılaştırdığı söylenebilir. Toplumsal açıdan ise sınai mülkiyet haklarının sanayiye uygulanabilen yenilikleri ihtiva etmesindendir ki hem teknolojinin hem sanayinin hem ticaretin gelişmesi konusunda büyük rolü bulunmaktadır. Birbirini etkileyen tüm bu faktörlerin ülkemizin ve girişimcilerimizin Dünya üzerinde tanınması konusunda yardımcı olmak suretiyle sınai mülkiyet haklarının gelişen dünyadaki önemini ortaya koyduğunu söylememiz mümkün.
2.Hukukçulara Göre Tasarımda Özgünlük Kavramı Nedir?
Tasarımın özgünlüğü ona vazgeçilmez niteliğini veren yönüdür. Tasarım özgün olmalıdır ki diğer tüm tasarımlar arasında tercih edilebilir olsun. Ayrıca, özgünlük kişinin üzerinde hem maddi hem manevi olarak hak iddia edebildiği ve başkası tarafından buna yönelik bir itiraz öne sürülemeyen fikir ürünüdür. Bu yönüyle özgünlük, tasarımın, tasarımcı tarafından oluşturulan, kendisine has ve hukuken de korunmaya değer olan parçasını ifade etmektedir.
3.Bir Tasarımcının Sınai Mülkiyet Haklarından Olan Patent, Endüstriyel Tasarım, Faydalı Model ile İlgili Bilmesi Gerekenler Nelerdir?
Patent, endüstriyel tasarım ve faydalı modelin önemli bir ortak noktası bulunmaktadır. Kanunda yer alan tanımlara baktığımızda bu haklardan birinin tescil edilmek istenmesi halinde “yeni” kavramını bünyesinde barındırmak durumunda olduğunu görüyoruz. Diğer bir deyişle, tescil edilmeye ve korumaya değer olan haklar “yenilik” özelliğini ihtiva etmek zorundadır. Aksi durumda, hem başvurucunun kendisi istediği korumaya ulaşamayacak hem de diğer hak sahiplerinin haklarını zedeleyecektir. Dolayısıyla, bir tasarımcının yola çıkarken, yeniliği basit bir unsur olarak algılamaması, mevcut bir patent/tasarım/faydalı modelden ufak bir farklılaşmanın yenilik olarak algılanmayacağını bilmesi ve kayda değer bir farklılık yaratma çabasına girmesi önemlidir.
4.Tasarım Başvurusu Tescili Sürecinden Kısaca Bahsedebilir Misiniz?
Tasarım başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılır. Kurum tasarım hakkında ön incelemesini yapar ve belli kriterleri taşıyan tasarımlar Resmi Tasarım Bülteninde yayımlanır. Yayımdan itibaren 3 aylık süre boyunca üçüncü kişilerin itiraz hakkı vardır. Yayıma itiraz edilmez veya yapılan itirazlar reddedilirse tasarım başvuru tarihinden itibaren hukuken himaye altına alınmış olur. İtirazların kabulü halinde ise tescil hükümsüz kılınır. Burada yalnızca Kurum’un değil, menfaati olan üçüncü kişilerin de söz hakkı olduğunu, bu sektörün tüm öznelerinin aktif katılımıyla ilerlediğini görebiliyoruz.
5.Sınai Mülkiyet Haklarına İlişkin Korumadan Niçin Yararlanılmalıdır?
Bu konuyu sınai mülkiyet hukukunun ülkemizdeki gelişimine bakarak açıklamak gerekir. Sınai mülkiyet hukukunun koruduğu haklar ülkemizde zaman içinde giderek artan bir öneme sahip olmuş ve nihayetinde 10/01/2017 tarihinde 6769 sayılı Kanun’un (SMK) yürürlüğe girmesiyle sınai mülkiyet haklarının koruma kapsamı oldukça genişlemiştir. Hatta SMK’dan önce yürürlükte bulunan 554 sayılı KHK kapsamında yalnızca genel hükümlere tabi olarak korunan tescilsiz tasarımların, SMK çerçevesinde korunması ve neredeyse tescilli bir tasarımmış gibi sahibine hak ve yetkiler tanıması hukukumuzdaki kilometre taşlarından biri olarak değerlendirilebilir. Ancak, diğer sınai mülkiyet hakları bakımından tescilsiz koruma söz konusu olmayıp yalnızca haksız rekabet teşkil ettiği ölçüde hukuken bir anlam ifade etmektedir. Dolayısıyla, arkasında bir grubun kolektif çalışmasını barındıran, bir araştırmanın ürünü olan, hem emek hem yatırım sonucu meydana gelmiş bir hakkın hukuken de muhafaza altına alınabilmesi önem arz etmektedir. Tescil işlemi gerçekleştirilmediği sürece onca emek ve yatırımın etkin bir şekilde korunabileceği söylenemeyeceğinden taklitlerin önünü açmamak adına tescilli koruma için gerekli işlemlerin yapılması önemlidir.
6.Genç Profesyonellere ve Tasarımcılara Hem Kendi Hukuki Hakları Hem De Etik Kurallar Adına Nasıl Bir Tavsiyede Bulunmak İstersiniz?
Bahsettiğim gibi, yenilik bu işin temel taşını oluşturuyor. Tasarımı ile ünlenmiş bir kişinin tasarımının bir süre sonra “kopya”, “taklit” veya “çalıntı” çıktığı gibi haberlerle karşılaşabiliyoruz. Bu sektörde imzasını atmak isteyen hiçbir tasarımcının böyle bir niteleme ile karşılaşmak istemeyeceği malumdur. Bir başkasına ait tasarımı kopyalanması hem başkasının emeğinin hiçe sayılması hem de kendi yeteneğinin küçük görülmesi anlamına gelir. Zaten mevzuatta “yenilik” unsurunun aranması da bu içgüdülerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca, yeniliğin sadece Türkiye içerisinde değil, dünya çapında arandığının gözetilmesi de önem taşımaktadır. Başka bir ülkede ünlü olan tasarımın Türkiye’ye getirilmesi korunmaya değer bir menfaat ortaya koymayacaktır. Bunun aksine, genç tasarımcılarımızın yeni ve özgün tasarımlarını dünyaya duyurması ve tanıtması, bu şekilde ülkemize katkı sağlaması gereklidir. Bu açıdan endişe edilmemesi gereken husus şudur ki, tasarımcılarımızın üretimleri korunmaya değer olduğu müddetçe, dışarıdan gelen haksızlık ve saldırılara karşı koruma sağlamak üzere oluşturulan sistemimiz günden güne gelişmekte ve bu konuda hem kamu kurum ve kuruluşlarının hem de özel sektörün farkındalığı artmaktadır.
Sevgi ve saygılarımla.
Av. Arzum Kayral