Işığın nesne ve yüzeyler üzerine çarpması sonucunda gözümüze yansımasıyla oluşturduğu duyumlara renk denir. Rengin nasıl oluştuğunu beyaz ışığı prizmadan geçiren ve yansıtma tekniğini kullanarak renkleri ayıran kişi ise 18. yüzyılda klasik fiziğe yön veren isim Isaac Newton’dur.
Renkler ışığın ürettiği enerji ile yetişkinler haricinde çocuklar üzerinde de vücut fonksiyonlarını, zihinlerini hatta duygusal durumlarını değiştirebilecek etkenler yaratmaktadır. Yapılan çalışmalar renklerin beyin gelişimine, yaratıcılığa, verimliliğe ve öğrenmeye faydasının yanı sıra insanların duyguları üzerinde de doğrudan bir etkisi olduğunu defalarca kanıtlamıştır.
Araştırmalar, üretkenliği ve başarı seviyesini attırdığı, hata yapma oranını azalttığı, olumlu davranışları tetiklediği gibi çevresel faktörlerin; bir dizi önemli katkıları olduğunu göstermiştir. Çocuklar, onlara öğrenme fırsatı verilen yerlerde tam potansiyellerini ortaya çıkarabildiği ve bu şekilde de öğrenildiği görülmüştür. Bu sebeple; Oyun alanı bileşenlerinin renklerini seçerken hem renk teorisini hem de rengin ruh halini nasıl etkilediğini ciddi şekilde göz önünde bulundurulması önemlidir.
Renklerin psikolojik etkisi ile ilgili bir başka sonuç ise; sakinleştirici renklerin Vandalizm’i azalttığı bir saha araştırmasında ortaya çıkmıştır. Glasgow’da bazı mahallelere mavi ışıklar yerleştirmiş ve bu mahallelerde suç oranında önemli bir düşüş gözlemlenmiştir.
Beyaz, Saflığı, temizliği ifade ettiğinden genellikle kozmetik ve temizlik ürünlerinde sıklıkla kullanılır.
Siyah, ise gücü, tutkuyu ve çoğu ülkede matemi temsil eder. Negatif bir etkisi olduğundan renklerle karışımları da olumsuz uyarımlara neden olmaktadır.
Kırmızı; en uyarıcı, baskın renklerdendir, çocukların ilk ayırt edebildikleri renklerden biridir. Enerjik çocuklarda kırmızının koyu tonları negatif etkiler yarattığından beyazla pembeleştirilmesi dinginlik sağlayacaktır.
Sarı; rengi neşe mutluluk verirken zihinsel ve fiziksel olarak rahatlatıcı etkisi olduğu bilinmektedir. Fakat kullanılan alan veya üründe sarı yoğunsa öfke ve gerginlik yarattığı gözlemlenmiştir.
Mavi; renginin rahatlatıcı, kan basıncı ve nabız düşürücü etkisi vardır. Maviye siyah eklendikçe depresif bir etki yaratırken, beyaz ile karışımı huzur ve sakinleştirici bir etkisi olacaktır.
Yeşil; en rahatlatıcı renk olarak görülebilir. Beyaz ile elde edilen açık yeşil tonu doğayı temsil ettiğinden zihinsel berraklık sağladığı ve basıncı azalttığı görülmüştür.
Turuncu; kırmızıdaki heyecan ve enerji ile sarıdaki mutluluğun bir araya gelmesi ile genelde neşeyi temsil eder. Yorgunluk karşıtı bir renk olarak kabul edilen turuncu, kırmızı kadar olmasa da enerji veren sıcak bir renktir. Ancak yoğun turuncu kullanılan ortamların insanların sosyalleşme dürtülerini harekete geçirdiği bilindiğinde oyun alanlarında sıklıkla kullanılan bir renk tercihidir.
Mor; asalet, lüks, burjuvazi ve itibarın rengidir. Melankolik bir etkisi vardır. Özellikle koyu tonlarda, bilinçaltını etkileyerek insanda korkuya ve hüzne neden olabilen mor renk, depresyona yakın kişilerin en çok sevdiği renklerden biridir. Beyaz karıştırılarak oluşturulan açık tonlarında fiziksel ruhsal dinginlik sağladığı ve yaratıcılığı tetikledi görülmüştür.
Kahverengi; Toprağın ve doğallığın rengidir. Buna rağmen kasvetli bir etkisi olduğu bilindiğinden kahverengi tasarımlı ortamlarda uzun süre oturmak çok mümkün değildir. Bu yüzden hareketliliğin fazla olduğu ve insanların uzun süre oturmalarını engellemek adına fastfood restoranlarında renk tercihi genelde kahverengidir.
Gri; Alçak gönüllülüğü ve dengeyi, hareketsizliği ifade eder. Diplomatik ve ağır ortamlarda denge unsuru ve uzlaştırıcı olarak kullanılabilir. Kullanıldığı ortamlarda bunaltıcı bir havaya neden olabileceği için fazla tercih edilmeyen bir renktir. Tamamlayıcı renk olarak kullanılması daha doğrudur.
Renklerin farklı izlenimler bırakmak için nasıl kullanılabileceğini anlamak, renk düzenini seçmeyi çok daha kolay hale getirmek için esas olarak üzerinde durulması gereken renk çarkı ve renk şemalarıdır.
Renk çemberi, renklerin dalga boylarına göre sıralandıkları standart bir infografiktir. Bu çember, renklerin bir arada sistematik bir şekilde görülebilmesi ve birbirleriyle ilişkilerinin daha kolay algılanabilmesi için kullanılır.
Kısaca bahsetmek gerekirse, renk çemberi ilk kez 1666'da tanıtılmış ve bugüne kadar tasarımcılar tarafından çeşitli ana renkleri sınıflandırmaya ve düzenlemeye yardımcı olmak için kullanılmıştır.
Bu renkler ana renkler (Primary), ara renkler (Secondary) ve Karışım renklerden (Tertiary) oluşur. Çember ayrıca hangi renklerin "sıcak" ve hangilerinin "soğuk" olarak kabul edildiğini gösterir. Bu renklerin birbirleri ile olan uyumu anlamına gelen Renk armonisi, dairesel bir diyagram olan renk çemberine dayanır ve çemberde birbirine eşit uzaklıktaki noktalara göre ayarlanır. Renk çemberindeki karşılıklı noktasal hizalar, birlikte uyumlu bir bütünlük oluşturur.
Monokromatik Renkler
Bu renkler seçilen bir rengin açık ve koyu tonlarından oluşur. Birlikte kullanıldığında iyi bir uyum yakalanabilir. Bu renklerle yaratılan armoni tasarımda temiz ve zarif bir his yaratırken aynı zamanda tasarımda önemli unsurları vurgulamayı zorlaştırabilir.
Analog Renkler
Kırmızı ve turuncu gibi renk çemberine yan yana duran renkler kullanıldığında oluşan armonidir. Tasarıma dingin ve sakin bir atmosfer katar.
İkili (Tamamlayıcı) Renkler
Renk çarkında seçilen bir rengin tam karşısında yer alan renk, seçilen rengin tamamlayıcısı olarak adlandırılır. Tamamlayıcı renkler birbirini daha parlak gösterir. Renklerden birini baskın olarak kullanırken, ikinci rengi tasarımda yardımcı olarak kullanmak tercih edilir.
Üçlü (Eşkenar Üçgen) Renkler
Üç renk armonisi renk çarkı içinde seçilen 3 rengin birbirinden aynı uzaklıkta eşkenar bir üçgen oluşturularak üçgenin köşelerine denk gelen renklerin kullanılmasıyla oluşturulur.
Çapraz (Ayrılmış) Tamamlayıcı Renkler
Bu renk armonisi, renk çarkında seçilen bir rengin karşısındaki tamamlayıcı renk ile, bu tamamlayıcı rengin her iki tarafındaki renkleri alarak elde edilir. İkili tamamlayıcı renklerin aksine 2 karşıt renk bulunduğu için tasarımlar yumuşak ve riski az elde edilebilir.
Dörtlü (Dikdörtgen) Renkler
Dört renk armonisi için renk çarkında bir dikdörtgen oluşturulur ve her bir köşesine denk gelen renk alınır. Uyum yakalamak zor olmasına karşın tüm armonilerin içinde en zenginidir. Dört rengi eşit oranda kullanmak tasarımı dengesiz gösterebilir. Bu nedenle renklerden birini baskın olarak seçmek daha doğru bir kullanım sağlayacaktır.
Çevresel faktörler, çocukların büyümesi, gelişimi ve eğitiminde önemli rol oynadığından fiziksel çevrenin her bir özelliği onlara katkı sağlar. Bir odanın rengi, bir ürün, bir marka, hatta oyun alanı ekipmanı bile onların nasıl algılandığını etkileyebilir. oyun alanlarının tasarımı, düzeni, planı, renkleri, öğrenmelerine katkı yaptığı gibi içlerindeki potansiyellerini açığa çıkarmaya izin vermeyebilir. Dolayısıyla renk tercihi, çocuklar için tasarlanan alanların oldukça önemli parçalarından biridir.
Bebekler ilk 6 ayda çok hızlı değişim gösterseler de renklerin farklılıklarını ayırt edemezler, kontrastı ve şekilleri ayırt edebilirler. Bu sebeple beyinlerini uyaran, öğrenmelerine katkı sağlayan oyun alanları tasarlamak oldukça önemlidir. Bu alanlardaki ürünlerde; parlak canlı renkler, yumuşak, sıcak renkli ekipmanlarla ya da aksesuarlarla kullanılması uygun olacaktır.
Bununla birlikte; okul öncesi çocuklar oyun aktiviteleri için en fazla vakti oyun parklarında geçirme eğilimindedirler bu sebeple tamamen canlı renk kullanımı bir süre sonra gerginlik yaratabilir. Renk seçimlerinde daha pastel tonlarda renkler tercih edilerek destekleyici renk olarak da parlak renkler kullanılabilir. Çocukların 3-4 yaştan itibaren genellikle renk tercihleri oturmaya başlar. Genelde de sıcak renkler olan kırmızılar, turuncular ve sarılar en sevdikleri renklerdir. Rengin dikkat, öğrenme ve uyku üzerindeki etkisine dair araştırmalar olduğu ve bu çalışmalara göre fonksiyonel ve düşünerek planlanmış ortamlar çocukların öğrenme becerisini geliştirir, dikkatlerini arttırır ve fiziksel ve ruhsal huzur sağlar.
Daha önce de belirtildiği gibi, renklerin duygu ve his üzerinde doğrudan bir etkisi vardır. Bu kişiden kişiye değişebilir. Kültüre ve yetiştirilme tarzına bağlı olarak, insanlar renkler hakkında farklı, bilinçaltı görüşlere sahip olabilir.
Yine de hiçbir çocuk tek renkli (siyah, gri, beyaz) bir oyun alanının oynamak için eğlenceli bir yer olacağını asla düşünmez, çünkü bu renkler genellikle "ciddi" ve "profesyonel" duygularla ilişkilendirilir. Oyun alanın daha yıkık, sıkıcı ve kasvetli görünmesine neden olabileceğinden, yalnızca koyu renk tonları kullanmaktan kaçınılması önemlidir.
Fakat çok fazla renk kullanmak da oyun alanın solgun ve karmaşık görünmesine neden olabilir. Bunun önüne geçmek için, birçok tasarımcı özel durumlar dışında renk paleti için 60–30–10 kuralını; yani örnek olarak %60 turuncu, %30 mavi ve %10 yeşilden oluşan bir renk paleti seçmenizi tavsiye edecektir. Tüm bu konular dikkate alındığında, Duyuları canlandırmak ve oyun alanlarında da olumlu bir izlenim yaratmak için tercih edilen renk düzenini dikkate almak bu işin önemli parçalarından biridir.
Kaynakça:
Arş.Gör.Tülay ÖZDEMİR, Tasarımda Renk Seçimini Etkileyen Kriterler
Arş. Gör. G. Cankız ELİBOL , Arş. Gör. Yılmaz KILIÇ, Doç. Dr. Erol BURDURLU, Okul Öncesi Çocuk Oyuncaklarında Malzeme Kullanımı ve 4-6 Yaş Çocuklarının Renk Tercihleri
Aslı SUNGUR, Patrycja CZAPLINSKA, Designing Playgrounds for All