OYUN
“Oyun, çocuğun deneyimleyerek kendi kendine öğrenmesini sağlayan, eğlenmek amacıyla ve içsel olarak güdülenen, bazen kuralları belirlenmiş ve bilinen, bazen de kendiliğinden gelişen, mutluluk, coşku, heyecan, merak duygularını da içinde barındıran davranışlardan oluşan bir etkinliktir.”
“Oyun çocuğun en önemli işidir.”
- Maria Montessori
OYUNUN ÖNEMİ
Oyunun, çocuğun gelişim sürecinde çocuğa kazandırdıklarıyla önemli bir yeri bulunmaktadır. Motor becerilerini, sosyal ve duygusal gelişimini ve zihinsel gelişimini etkilemektedir. Oyunun sosyal boyutu kişilerarası ilişkilerdeki gelişimi, bilişsel boyutu ise nesnelerle temas ve nesne kullanımındaki gelişimi ele almaktadır.
Çocuk oyun yoluyla büyüklük, şekil, renk, boyut, ağırlık, hacim, ölçme, sayma, zaman, mekân, uzaklık, uzay gibi pek çok kavramı ve eşleştirme, sınıflandırma, sıralama, analiz, sentez ve problem çözme gibi birçok zihinsel işlemleri de öğrenebilir.
* En doğal öğrenme ve keşfetme
* Duygu ve düşüncelerini yansıtma
* Kurgulama duygusunu geliştirme
* Problem çözme ve sorunlarla başa çıkma
* El becerileri ve kas sistemini geliştirme
* Sosyalleşme ve dış dünyayla olan etkileşim
* Empati ve sempati duygusu gelişimi
* Sosyal iletişim ve paylaşma duygusu gelişimi
şeklinde oyunun çocuğa kazanımları sıralanabilir.
Oyunun çocuğun yaşına bağlı olarak gelişimi incelendiğinde; belirli ardışık aşamalardan geçtiği görülmektedir.
“Dış dünyadan alınan uyaranları özümleme ve uyum sistemine yerleştirme yoludur.”
- Jean Piaget
Çocukların becerileri incelendiğinde yaş grubuna göre gerçekleştirebildiği aktivitelerin ve oyun çeşitlerinin farklı olduğu gözlemlenmiştir. Fiziksel becerilerinin gelişimi yanı sıra sosyal becerileri de yaş grubuna göre farklılık göstermektedir.
Araştırmacı ve sosyolog ”Parten”oyunu sosyal becerilere göre 6 evrede ele almıştır.
1. KATILIMSIZ OYUN (Doğum – 3 ay): Doğum itibariyle bebeğin kol, bacak, el ve ayaklarıyla yaptığı amaçsız ve rastgele olan hareketlerin tümü oyunun başlangıcı ve diğer beş evrenin temeli kabul edilmekle birlikte, bebekler bu vesileyle vücutlarının nasıl hareket ettiğini keşfetmeye başlarlar. Bu dönemde dikkatlerini çeken herhangi bir şeyi izleyebilir ve kendini uyarıcı davranışlarda bulunabilirler, bu vesile ile de kendi oto kontrolleri konusunda uzmanlaşmaya başlarlar. Bu evrede bebeklerin herhangi bir kişilerarası etkileşimi bulunmamaktadır.
2. TEK BAŞINA OYUN (Doğum – 2 yaş): Bu evre çocuğun tek başına oynamayı tercih ettiği dönemdir. Nesneleri yakalamak, ağzına götürmek, çıngırağın sesini dinlemek onun için bir oyundur. Bu dönemde canlı renkli, ses çıkaran, yumuşak ve dikkat çekici oyuncaklar onun ilgisini çeker. Genellikle çevresindeki oyuncaklarla tek başına oynayan bu dönem çocuğu için sosyal iletişim ve oyuncak paylaşımı söz konusu değildir. Tek başına oyun dönemindeki en büyük özellik, çocuğun çevresindeki hiçbir şeyden etkilenmeden kendi oyununa devam etmesidir. Toplarını yuvarlayıp küplerden kuleler yapar.
3. İZLEYİCİ OYUN: Bu dönemde çocuk diğer çocuklarla herhangi bir ilişki kurmaksızın, sadece onların oyunlarını izler veya oyuna katılmadan onların davranışları hakkında sorular sorabilir. Bu oyun aşaması tek başına oyun aşamasından çocuğun diğerlerinin oyunuyla ilgilenmesi ile ayırt edilebilmektedir. Bu durum endişe verici gibi gözükse de aksine oldukça normal bir aşamadır. Tıpkı yetişkinlerin etraflarını gözlemleyerek deneyimledikleri durumlar olduğu gibi çocuklar da sadece diğerlerini izleyerek çok şey öğrenme fırsatı elde edebilirler. Etkileşimde bulunan katılımcıların ilişkilerini ve oyunun sosyal kurallarını öğrenebildikleri gibi genel olarak materyallerin nasıl kullanıldığı hakkında da bilgi sahibi olma fırsatı yakalayabilirler. Buna ek olarak; aynı oyunun farklı oynanış şekillerini keşfetme imkânı da bulabilirler.
4. PARALEL OYUN (2-4 yaş): Bu evrede, çocuklar aynı ortamda oynayıp oyuncakları kullanırlar, fakat birlikte oynamazlar ve birbirlerinden bağımsız olarak oyunlarını sürdürürler. Paralel oyunda da çocukların sosyal etkileşimleri çok az olmakla birlikte, bir oyuncağı istemek, düşüncelerini söylemek gibi durumlarda birbirleriyle çok az da olsa etkileşime girebilirler. Etkileşimleri yokmuş gibi görünse de birbirilerine dikkat verdiklerini hatta birbirlerinin hareket ve mimiklerini kopyaladıklarını söylemek mümkündür. Bu oyun devresi iki yaşında başlar ve üç-dört yaşlarına kadar sürebilir. Bu oyun türü aynı zamanda çocukların sosyal olarak olgunlaşmamış tek başına ve izleyici oyun türünden, sosyal olarak çok daha olgun olduğu işbirlikçi ve kooperatif oyun türüne geçiş evresi olarak değerlendirilebilir.
5. BİRLİKTE OYUN (3-4 yaş): Çocuklar bir arada grup şeklinde ve birbirleriyle etkileşim halindedirler. Çevreye olan ilgisi artmıştır. Birbirlerinin fikirlerinden yararlanabilirler, oyun materyalleri alışverişi yapabilirler. Çocukların her biri kendi oyununa devam eder ancak aynı oyunu oynamamaktadırlar. Bu oyun şeklinde çocukta bir değişime işaret eder, çocuk oyun içindeki aktivitelerle veya nesnelerle ilgilenmek yerine diğer çocuklarla ilgilenmeyi tercih etmeye başlamaktadır. Birlikte oyun çocuğun izleyici ve paralel oyunda gözlemlediklerini uygulamasına olanak sağlar. Bir aktivite veya keşif sırasında diğer çocuklarla veya yetişkinlerle ilişki kurmak için yeni buldukları sosyal becerileri kullanmaya başlarlar. Çocuklar oyun oynarken etkileşime girmeye başladıkları bu evrede birbirleriyle oyuncaklar hakkında konuşur ve oynadıkları oyunda ne yaptıklarına dair sorular sormaya başlarlar. Bu da başkalarıyla nasıl anlaşacağını öğrenme aşamasıdır. Aynı zamanda, bir çocuk, etrafındaki çocuklarla ilgili bir aktivite yapıyor olabilir, ancak aslında başka bir çocukla etkileşime girmiyor olabilir. Önemli miktarda etkileşim söz konusudur, ancak faaliyetler senkronize değildir. Buna örnek verecek olursak; çocuklar aynı oyun alanı ekipmanı üzerinde olup farklı aktiviteler yapıyor olabilirler, tırmanma, sallanma, kayma vs. Birlikte oyun evresini özetleyecek olursak; çocuk diğer çocuklarla birlikte oynamaya hatta gruba katılmaya, aynı oyunda yer almaya başlamıştır. Ancak yine kendi oyununu oynar. Çocuk gelişimi alanında yaptığı çalışmalarla bilinen İsviçreli psikolog Jean Piaget’e göre erken çocukluk döneminde kural kavramı yoktur. Kesin bir kural olmamakla birlikte, gelişim düzeyi birbirine yakın olan çocuklar aynı grupta yer alır. 2–6 yaşlar arasındaki çocuklar kuralları bilir. Fakat kuralların neden konduğunu ve neden uyulması gerektiğini anlayamaz. Oyunun kuralları ve roller tam olarak belli değildir, planlı bir oyun yoktur. Örneğin iki çocuğun kum havuzunda oynarken birbirleriyle konuşmaları, kendi kumdan kaleleri için gerekli olan araç gereçleri istemeleri ve değiştirmeleri birlikte oyundur.
6. KOOPERATİF / İŞBİRLİKÇİ OYUN (+4 yaş): Çocuğun hem yer aldıkları aktiviteyle hem de aktivite içindeki diğer katılımcılarla ilgilendiği evredir. Çocuk bu evrede başkalarıyla iletişim halindedir, iş birliği yapar ve grup oyunlarına katılır. Oyunlarının ortak bir amacı vardır, bu amaca uygun olarak çeşitli roller paylaşılmakta ve oyun ortaklaşa yürütülmektedir.
Bu evrede çocuklar arasında gerçek bir sosyal iletişim bulunmaktadır. Çocukların tek başına olmadıklarını, oyuncaklarını, rollerini ve düşüncelerini paylaştıklarını anlamaları kooperatif oyunun en belirgin özellikleri arasındadır. Katılımcı şeklinde de adlandırılan bu oyun evresinde aktivite katılımcılar tarafından organize edilir ve herkese roller belirlenir. Üç-dört yaşlarındaki çocuklar, yalnız oynamak yerine arkadaşlarıyla oynamayı tercih eder. Birlikte oynadıkları evcilik gibi oyunlarda iş birliği ve koordinasyon nitelikleri gözlenmektedir. İki çocuğun birlikte oyun evinde oynamaya karar verdikten sonra başka bir çocuğun bebek olması gerektiğini kabul etmeleri örnek olarak verilebilir. Bu evrede çocukların ortak bir amacı vardır bu da diğer çocuklarla sosyalleşmektir. Ayrıca, iş birliğine dayanarak beraberce belirli bir sonucu başarmaktır.
Çocuklar grup hedeflerini benimseyebilir, oyun için kurallar koyabilir. Bu, oyuncular arasındaki iş birliği çabalarına göre kategorize edilmiş bir oyundur. Çocuklar grup hedeflerini benimseyebilir, oyun için kurallar koyabilir. İş birliğinin ileri bir beceri olduğunu ve küçük çocuklar için çok zor olabileceğini unutmamak önemlidir. İroni olarak, işbirlikçi oyun genellikle çok fazla çatışma içerir. Küçük çocukların bu tür oyun senaryolarını paylaşması, sırasını alması ve kontrolü müzakere etmesi bazen zordur, fakat gayet olağan bir durumdur. Ayrıca, grup içinde kendini tanımlama vardır ve bir grup kimliği ortaya çıkması mümkündür. Bu durum, okul öncesi ve anaokulu yıllarında nispeten nadirdir, çünkü daha fazla sosyal olgunluk ve daha gelişmiş organizasyon becerileri gerektirmektedir.