Kamusal alanlar; parklar, meydanlar, yaya yolları, oyun alanları ve sosyal etkileşim mekânları gibi toplumun ortak kullanımına açık alanlardır. Bu alanların nasıl tasarlandığı, kullanıcıların günlük yaşam deneyimini doğrudan etkiler. İyi düşünülmüş bir tasarım, yalnızca estetik değil, aynı zamanda erişilebilir, güvenli ve kullanıcı dostu bir ortam yaratır. İşte bu nedenle kullanıcı deneyimi odaklı tasarım, modern şehircilikte her geçen gün daha fazla önem kazanıyor.
Kullanıcı deneyimi odaklı tasarım nedir?
Kullanıcı deneyimi odaklı tasarım, bir mekânın planlanmasında insanların ihtiyaçlarını, davranışlarını ve alışkanlıklarını merkeze alan yaklaşım anlamına gelir. Yani kamusal alanlar sadece “güzel görünen” mekânlar değil; aynı zamanda rahat, erişilebilir, güvenli ve çok işlevli olmalıdır.
Örneğin:
- Bir parkta bankların gölge alanlarda konumlandırılması,
- Çöp kutularının erişilebilir yükseklikte olması,
- Oyun alanlarının farklı yaş gruplarına uygun ekipmanlarla donatılması,
- Aydınlatmaların güvenliği artırırken gözü yormayacak seviyede tasarlanması
hep kullanıcı deneyimi odaklı tasarımın parçalarıdır.
Ergonomi ve erişilebilirlik
Kullanıcı deneyiminin temel taşlarından biri ergonomidir. Bankların oturma açılarından oyun parkı ekipmanlarının çocuk gelişimine uygunluğuna kadar her detay, ergonomi ile doğrudan ilişkilidir. Ayrıca erişilebilirlik de en az ergonomi kadar kritiktir. Engelli bireylerin, yaşlıların ve çocuklu ailelerin kamusal alanlardan eşit şekilde yararlanabilmesi için tasarımda evrensel erişim standartları gözetilmelidir.
Estetik ve kent kimliği
Kullanıcı deneyimini güçlendiren bir diğer unsur ise estetik bütünlüktür. Kamusal alanlardaki kent mobilyaları, aydınlatma çözümleri ve peyzaj düzenlemeleri, şehrin kimliğiyle uyumlu olmalıdır. Estetik açıdan güçlü mekânlar, insanların aidiyet hissini artırır ve sosyal etkileşimi teşvik eder.
Dünyanın birçok şehrinde kamusal alan tasarımı, kent markalaşmasının bir parçası olarak görülüyor. Barselona’nın mozaik kaplamalı bankları, Kopenhag’ın bisiklet dostu meydanları veya Paris’in tarihi estetikle bütünleşmiş kent mobilyaları, bu anlayışın güçlü örnekleridir.
Sürdürülebilirlik boyutu
Kullanıcı deneyimi odaklı tasarım yalnızca “bugünü” değil, geleceği de düşünmelidir. Sürdürülebilir malzemeler, düşük bakım maliyetli çözümler, enerji verimli aydınlatma sistemleri ve geri dönüştürülebilir ürünler, hem çevre dostu hem de uzun ömürlü kamusal alanların anahtarıdır.
Cemer’in yaklaşımı
Türkiye’de kent mobilyaları ve oyun grupları konusunda öncü markalardan biri olan Cemer, projelerinde kullanıcı deneyimini merkeze alır. Ergonomi, estetik ve sürdürülebilirlik ilkelerini bir araya getiren tasarımlar; belediyeler ve şehir plancıları için hem estetik hem de fonksiyonel çözümler sunar.
Cemer’in ürettiği çocuk parkı ekipmanları, kent mobilyaları ve peyzaj unsurları:
- Kullanıcı konforunu artırır,
- Farklı yaş gruplarına hitap eder,
- Dayanıklı ve sürdürülebilir malzemelerden üretilir,
- Şehir estetiğiyle bütünleşir.
Bu sayede kamusal alanlar, hem göze hitap eden hem de insanların günlük yaşam deneyimini geliştiren mekânlara dönüşür.
Kamusal alanlarda kullanıcı deneyimi odaklı tasarım, modern şehirlerin olmazsa olmazıdır. Ergonomi, erişilebilirlik, estetik ve sürdürülebilirlik unsurlarını bir arada değerlendiren projeler, şehirleri daha yaşanabilir hale getirir. Belediyeler ve şehir plancıları için bu yaklaşım, toplumsal refahı ve kent kimliğini güçlendirmenin en etkili yollarından biridir.
Cemer gibi kullanıcı deneyimine odaklanan firmalarla yapılan iş birlikleri ise, kamusal alanların yalnızca estetik değil, aynı zamanda işlevsel ve kullanıcı dostu mekânlara dönüşmesini sağlar.






